Nakşibendi Tarikatı - Öz değerleriyle birlikte.
ANASAYFA SİTEDE ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE SORU SORUN? İLETİŞİM

CANLI YAYIN İZLEYİN...

 
 
 

GALERY

ANKET

Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?





Tüm Anketler

SİTEDE ARA


Gelişmiş Arama

SİTEMİZE ZİYARETLER!

 
Bugün Tekil228 
Bugün Çoğul334 
Toplam Tekil 8576248 
Toplam Çoğul12517441 
Ip 185.50.70.3

REKLAM

 

DESTEK

Şemseddin Bektaşoğlu ile Yapılan Keyifli Röportaj!

Şemseddin Bektaşoğlu ile Yapılan Keyifli Röportaj!

Tarih 02 Mart 2014, 00:28 Editör

Ekranların pamuk dedesi Şemseddin hocaefendi ile Muhabbet dolu bir röportaj.

Adıyaman Kahta ilçesi Menzil köyünden dünyaya yayılan Ehli Beyt kokusunun önemli zat-ı âlilerinden Seyda Seyyid Muhammed Raşid Erol (ks) Hazretleri zamanında bu yüce yola giren, şu an Seyda Hazretlerinin halifesi ve kardeşi Gavs-ı Sani Seyyid Abdulbaki Hazretlerinin yakın müridanından biri olma şerefine nail ve otuz yılı aşkın bu yüce Nakşibendi yolunda olan, halen bu kapıda kutlu hizmetlerine devam eden Şemseddin Bektaşoğlu hocamız ile bir gazetenin yaptığı röportajı keyifle okumanızı canı gönülden dileriz.


İşte röportaj:
 
Şemseddin Bektaşoğlu, Ramazan ayının ekranlardaki güler yüzlü hocası. Hoş sohbetiyle herkesi ekrana bağlayan bir isim. Bektaşoğlu, televizyona sıklıkla çıkması ile ilgili olarak, “Tebliğin bütün kanallarına şahit oldum ama en etkileyicisi TV.” diyor.
 
Ramazan performansınız gayet iyi. Sahur ve iftarlarda TV’lerdesiniz. Yorulmuyor musunuz?

Cenab-ı Hak demek öyle gösteriyor. Sizin hüsn-ü zannınız. Ramazan bereket ayı... Davet ediyorlar, biz de davete icabet ediyoruz. Bir de bizim meselemiz TV değil, televizyondan tebliğ. O imkân da sunulduğu için kendimizi mesul hissediyoruz.

Böyle bir vazifenizin olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Evet. Bir Müslüman olarak İslâm’ın güzelliklerini paylaşmanın ve Cenab-ı Hakk’ın nasip edeceği kimselere ulaştırmanın vazifemiz olduğunu düşünüyorum.

Tebliğin bütün kanallarına şahit oldum; ev, yurt, halk sohbeti, radyo vs. Ama en etkileyici kanal olarak televizyonu gördüm.

Televizyona hiç yabancı değilsiniz. Ekranda gayet rahatsınız...

Nefsimiz hesabına bir hesabımız yok. Biz vazifemizi yapıyoruz. Gerisini Allah’a bırakıyoruz. Demek ki öyle bir tesir icra ediyor.

Peki, televizyonla muhabbetiniz ne zamandan beri var?

Semerkand TV’de Cümle Kapısı programını ve İmam Rabbanî’den Mektubat dersleri yapıyoruz. Birisi üç seneyi, diğeri de bir senesini doldurmak üzere.

TV’den tebliğ olur mu?

Tebliğin bütün kanallarına şahit oldum; ev, yurt, halk sohbeti, radyo vs. En etkileyici kanal olarak televizyonu gördüm. Bir kere muhatap kitle çok geniş: Dünya. Her yerden geri dönüş oluyor. İkincisi şekil de çok önemli. Bu da izleyiciyi programa kilitliyor.

Sokakta rahat yürüyebiliyor musunuz?

Zor. Rahatımız kaçtı. (Gülüyor)

Popülarite güzel bir şey mi?

Değil. Tehlikeli bir şey...

Önlemini nasıl alıyorsunuz?

Münzevî yaşayarak ve işi Allah’a bırakarak.

2010’dan beri ekranlardasınız. Daha önce ne yapıyordunuz?

Semerkand Radyo’da yine program sunuyordum, 2000’li yılların başında.

Tahsil durumunuz nedir?

1978 İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunuyum. Bir de Boğaziçi Üniversitesi’nde İşletme yüksek lisansı yaptık. 30 senedir de özel sektörde çalışıyorum. Bu benim meslekî kariyerim. Bir de dinî kariyerim var.

O ne zamandan beri söz konusu?

Ortaokul, lise yıllarından beri… Burası benim ikinci kanalım. Okuma-yazma, öğrendiklerimizi paylaşma imkânlarımız oldu. Sonrasında konuşma, yazma kendi içinde bizim planlamadığımız tahmin etmediğimiz şekilde oldu, Allah’ın inayetiyle.

Lisedeyken hangi hakikate temas ettiniz?

Kitap okumayı seviyordum. Babamın verdiği haftalık 2 buçuk lira harçlığımla kitapçıdan kitap alıp taksit öderdim. Bir gün kitapçıda güzel ciltli bir kitap gördüm. Kapağında şu yazıyordu: Dinde 40 Esas. Dikkatimi çekti. Altında da İmam Gazalî yazıyor. İsmini o zamana kadar duymamıştım. Kitabın kapağı çok hoşuma gitti. Aldım, okudum. O zaman da okullarda solcu hoca çok, sosyalizm moda olduğundan, Karl Marx okuyordum. Derken Allah önümüze Gazalî’yi çıkardı. Onu okurken bir şey dikkatimi çekti: İslâm hakkında ulaşamadığım bilgileri veriyordu. Bu arada kalbimde de bir şeylerin çözüldüğünü hissediyordum. Hem aklımda hem ruhumda inkılâp meydana geldi. Kitabı bitirdikten sonra İmam Gazalî’nin ne kadar kitabı varsa bulup okudum. İslamî tefekkürle buluşmamız böyle oldu. Bizim ilk mürşidimiz İmam Gazalî Hazretleri’dir.

Sonra ne oldu?

O çizgide devam ettik. Üniversiteye geldiğimizde Millî Türk Talebe Birliği vardı. O mahfillerde bulunduk. Gençliğimizde keskin ideolojik kamplar vardı. Sağ cenahtaydık ama içinde fraksiyonumuz yoktu. Necip Fazıl’ın konferanslarına gidiyorduk. Bizim hislerimizle yukarıdaki isimlerin hisleri paralel değilmiş, onu gördüm. O zaman adını koyamamıştım, şimdiki ifadeyle ihlâs noksanlığı gördüm. Biz hasbîydik her şeyimizi ortaya koymuşuz ama baktık ki yetişmiş ağabeylerin halleri bana uymadı. 20 yaşında siyasî eksenli İslâm çizgisini üç talakla boşadım.

‘Eûzü billâhi mine’ş-şeytani ve’s-siyase’ dedim. Ondan sonra kendimi tamamen okumaya verdim. İlk okumalarım akaid ve fıkıh üzereydi. Dinin esas kaynaklarına ulaştım. Kuluçka dönemi gibiydi, Türkiye’de İslâm adına ne varsa okuduk. Boğaziçi’nde master yaparken Seyda Muhammed Raşid Hazretleri’ni işittim. Onun çok güzel bir hizmetine şahit oldum. İptila derecesindeki alkolikler gidiyor, adam sabah alkolü bırakıp gidiyor. Bir İslam âliminin böyle bir hizmete vesile olması beni çok etkiledi. Memlekete giderken yaz tatili sırasında kendisini ziyaret etmeye niyet ettim. Çok farklı bir atmosferle karşılaştım. Sonra elhamdülillah o zatın talebesi olduk. Hayatımızı o yönlendirdi, Arabî ilimler okumamızı emretti. Medrese eğitimi almaya başladım.

Şark usulü medrese eğitimi de almış oldunuz…

Elhamdülillah. Sonra bize kalk konuş, koş, yaz dediler. 30 seneye yakın zamandır bu hizmetlerle meşgulüm. 1993 senesinde Seyda Hazretleri, Rahmet-i Rahman’a kavuştu. Onun yerine Gavs-ı Sani Hazretleri başladı. Biz de ona talebe olmakla şereflendik. O ne derse onu yapıyoruz.

Ne anlatıyorsunuz peki?

İman, ahlak esaslarını anlatıyorum.

Evliya muhabbetini sık sık dile getiriyorsunuz…

Ben onu girizgâh olarak kullanıyorum. Umuma hitap ettiğimiz için evliyanın menkıbesine muhatap olabiliyorlar. Oradan da vermek istediğinizi veriyorsunuz. Yani iman esaslarının evliyadaki tecellisini ortaya koyup akabinde marifete geçerseniz halk anlıyor. Ama direkt esmadan yola çıkarsanız takip edemiyor, kesiliyor.

Hep hikâye anlatılıyor diye eleştiriler var…

Hayır, onlar hakikattir. Evliyayı kabul etmeyen ehl-i sünnetin dışındaki anlayışlardır. Dalalet fırkasıdır onlar. Gündemimizde böyle düşünenler yok.

Sizi etkileyen dönüş oldu mu?

Çok var. Hizmetimin neticesini takip etmiyorum ama çok ısrar edenler bana ulaşıyor. Mesela İzmir taraflarından bir hanımefendi aradı. Depresyona girmiş ve ileri seviyede. Başından çok mutsuz işler geçmiş. ‘Hocam’ dedi ‘Bir gün size denk geldim. El-Bakî ismini anlatıyordunuz. Ben onu izledim ve düzeldim. Şok tedavisi yaptı’. Bir programla bir insan rehabilite olabiliyor.

Bediüzzaman  bana nahiv dersi verdirdi

Paylaşım sitelerinde epey seyrediliyorsunuz.

Çok şükür. Allah’a hamd ediyoruz.

İnternette Şemseddin Bektaşoğlu nereli diye aramalar var.

Giresun vilayetinin Tirebolu ilçesindenim. Çeğer köyündenim.

Sakal sünnetiniz ne zamandan beri var?

2000 senesinde Kayseri’de sohbet ediyordum. Orada sünnet-i seniye’ye ittibaı anlattım. Sohbetten sonra içime hüzün çöktü, kalbime ilham geldi.  ‘Sünnet-i seniye’ye uymayı anlatıyorsun. Hani senin sakalın?’ suali geldi kalbime. Sonrasında Allah bize nasip etti. 13 senedir var çok şükür.

Okuduğunuz eserlerin arasında  başka neler vardı?

6 bin sayfalık Risale-i Nur külliyatı da vardı. Bir senede bitirdim. Öyle bir istifademiz oldu.

Said Nursî ile tanışmanız ne zaman oldu?

Bediüzzaman Hazretleri’ni eskiden beri biliyorduk. Ama eserlerle tanışmamız Seyda Hazretleri’nin oku emriyle oldu. 1980 ile 1990 arasında. Okuduğum dönemde Üstad ile Hüsrev Ağabey rüyama geldiler, bize moral verdiler.

Ne dedi Üstad size?

Bir hanede beraber oturuyorduk. Üstad Hazretleri bana Arapça ileri nahiv dersi verdirdi, ders yaptı.

Röportaj: Samet ALTINTAŞ

 
Etiket: Şemseddin Bektaşoğlu, kimdir, hayatı, özgeçmişi

Bu yazı 47431 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit




Tasavvuf-Nakşibendilik

Saki'ce yaşamanın her türlü bedeline razıyız..

Saki'ce yaşamanın her türlü bedeline razıyız.. Genel gündem olarak bazı fitnelere cevabımızdır..

Sofilik yolunun edepleri

Sofilik yolunun edepleri Nakşibendilikte bir sofinin edep başlangıcı..

MENZYL SYLSYLE-Y ALYYYE

Söz ve Resim
Ali ’ye düşman olan Allah’ a düşman olur.

HZ.MUHAMMED (S.A.V)

SÖZLÜK

(c) Web sitemizin Vakıf, dernek vb. kuruluşlar ile resmi bir bağı kesinlikle yoktur, tamamen kişisel çabalarla kurulmuş bir web sitesidir. Ancak istifade edilmesi için yazı ve linklerini kaynak belirterek yayınlayıp, destek verdiğimizde olabilir. Ayrıca diğer kaynaklardan, ehli sünnet çizgisinde gördüğümüz çalışmaları kaynak göstererek sitemizde yayınlamaktayız. Niyetimiz, sayısız faydasını gördüğümüz, Kuran ve Sünnet esaslı bu yüce Nakşibendi yolunu insanların tanıması ve istifade etmesine vesile olabilmektir. Sitemizden emeğe saygı çerçevesinde kaynak göstererek her türlü alıntı yapılabilinir. www.NaksibendiTarikati.com
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Alt Yapy: MyDesign - Dizayn ve Hosting: Ri-Mer Bili?im